18 Kasım 2016 Cuma

Yazım Kuralları

"ile" Sözcüğünün Ek Olarak Yazımı: "ile" sözcüğü kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılırsa şu kurallara dikkat edilir :A) Ünsüzle biten bir sözcüğe ile getirildiğinde başındaki " i " sesi düşer ve ünlü uyumuna uyar.
Örnek : Okulla ev arası yarım saat sürüyor. (okul + ile okulla)
              Erzurum'a kadar trenle gittim. (tren + ile trenle)
B) Ünlüyle biten bir sözcüğe, ile getirildiğinde, başındaki " i " sesi " y " ye dönüşür, yine ünlü uyumuna uyar. Örnek : Buraya kendi ayağıyla geldi. (ayağı + ile ayağıyla)
               Silgiyle kalem istedi benden. ( silgi + ile silgiyle)
                       "ki" nin Yazımı: "ki" eğer bağlaçsa;
A) Genel olarak iki cümleyi bağlama görevi yapar. Örnek:
Hava o kadar güzeldi ki kendimi hemen sokağa attım.
          1. cümle                            2. Cümle
Bir de baktım ki  ortalıkta kimse kalmamış.
              1. cümle                    2. Cümle
B) Kişi ve işaret zamirlerinden sonra gelen "ki" de bağlaç olup ayrı yazılır. Örnek :
             Ben ki,             Bizler ki,                   Durum    o    ki
          Kişi zamiri          kişi zamiri                  işaret zamiri
C) Bazı bağlaçlarla  birlikte kullanılmasına karşı, kalıplaşmış "ki" ayrı yazılır. Örnek :
Öyle ki,    yeter ki,  kaldı ki
UYARI : "ki", eğer bağlaçsa daima ayrı bir sözcük olarak yazılır. Ayrıca kendinden önce gelen sözcüğün ünlülerine uyum gösterip "kı" olmaz. Kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılan "ki" ler ise şunlardır :
A) "de" durum ekinden sonra gelip addan sıfat yapan "ki" : Örnek : evdeki hesap, kafamdaki plan, yoldaki insanlar
B) İlgi zamiri olan "ki" : Örnek :  Seninki, sınıfınki, bizimki
C)      Bazı bağlaçlarla kalıplaşan "ki" : Örnek :  Oysaki, mademki, halbuki, sanki
D)      Zaman bildiren sözcüklerden sonra gelen "ki" : Örnek :   Dünkü, akşamki, az önceki
                             "de,da" Bağlacının Yazımı:A) Genel olarak "dahi, bile" bağlaçlarıyla aynı anlamdadır. Bağlaç olup olmadığını anlamak için cümleden çıkarmayı deneriz. Cümleden çıkarıldığında, cümle yapısı bozulmazsa bağlaç olduğunu anlarız ve ayrı bir sözcük olarak yazarız. Örnek :  Buraya kadar gelip de ona uğramamak olmaz.
Sen de çok oldun artık!
B) Bu bağlaç kendinden önce gelen sözcüğün ünlülerine kalınlık-incelik yönünden uyar. Örnek: Gençliğimizle birlikte umutlarımız da uçup gitti.
Onu gördüyse de görmezlikten geldi.
C) Kendinden önce gelen sözcük, sert ünsüzle bitse bile, bu bağlaç sertleşerek "te,ta" biçiminde yazılamaz. Yazılırsa yazım yanlışı ortaya çıkar. Örnek :  Bu iş küçük te sen gözünde büyütüyorsun. (Yanlış)
Bu iş küçük de sen gözünde büyütüyorsun. (Doğru)
 Bağlaç olan "de, da" ile, ad durum eki olan "-de, -da" karıştırılmamalıdır. "-de, -da" eğer ad ad durum ekiyse kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılır. Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı da yapısı da bozulur. Örnek :  Bir süre sessizce yolda yürüdük.
Çiçeklerin kökünde bir hastalık var.
 İki "de, da" üstüste gelirse birincisinin ad durum eki, ikincisinin bağlaç olduğu dikkate alınmalıdır.
Örnek :      Telefon ettim evde de yokmuş.
                        "mi" Soru Edatının Yazımı:A) "mi" soru edatı, cümleye soru anlamı katsa da katmasa da kendinden önce gelen sözcükten ayrı yazılır : Örnek :  O da bizimle gelecek mi?
Gördün mü şimdi yaptığını!
Konuşmaya başladı mı susmaz.
B) "mi" soru edatı, ayrı yazılmasına karşın kendinden önce gelen sözcüğe, kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık yönünden uyum sağlar. Örnek :  Okudun mu?     Güzel mi?       Akıllı mı?
C)  "mi" soru edatından sonra gelen zaman ve kişi eklentileri soru edatıyla bitişik yazılır. Örnek : Onunla sık sık görüşüyor musunuz?
Olanları bilir miydi de?
                                      Tarihlerin Yazımı:A) Gün ve ay adları, yanlarında rakam olmadan yazıldığında, küçük harfle başlar. Örnek : Oğlum aralık ayının soğuk bir gününde doğdu.
Önümüzdeki hafta, salı günü onu görmeye gidelim.
B) Belirli bir tarihi gösteren ay ve gün adları her yerde büyük harfle başlar. Örnek : 1986'nın Mart ayında başladı göreve.
Cumhuriyet 29 Ekim 1923 'te ilan edildi.
C) Gün ve ay bildiren tarihler şu şekilde yazılabilir : Örnek :  4 Aralık 1996
 2.12.1996
 4/12/1996
 İkilemelerin Yazımı: İkilemeler daima ayrı yazılır ve ikilemeyi oluşturan sözcüklerin arasına hiçbir noktalama işareti konulmaz.  Örnek : Soruları düşüne düşüne çözmelisin. (Doğru)
            Yavaş, yavaş yerinden doğruldu. (Yanlış)
 Pekiştirmelerin Yazımı: Sıfatların başına gelerek onların anlamlarını pekiştirmeye yarayan ön ekler, daima sıfata bitişik yazılır. Örnek : Bembeyaz örtü (Doğru)
            Yapa yalnız adam (Yanlış)
 Sayıların Yazımı: Sayıların rakamlarla gösterilmesi ya da yazıyla yazılmasına ilişkin başlıca kurallar şunlardır :
A) Herhangi bir anlatım türünde (roman, öykü, deneme, mektup) kesinlik anlamı önem taşımayan sayılar, yazıyla gösterilir. Örnek :
     Bu kitabı yazalı beş yıl oldu.
     Bahçede dört beş çocuk oynuyordu.
B)  Kesinlik anlamı önem kazanan konularda, bilimsel yazılarda sayılar rakamla gösterilir.
      Marmaris'te 2000 hektar orman yandı.
      Baktım, termometre 30 dereceyi gösteriyordu.
C)   Çok sıfırlı sayıların ana sayılardan sonraki basamakları yazı ile gösterilebilir . Örnek : 13 milyar, 20 trilyon
UYARI : Çek ve senetlerde sayı basamakları bitişik yazılır. Kısaltmaların Yazımı:A) Tek heceli sözcükler, ilk harfleri alınarak kısaltılır. Kısaltmanın sonuna nokta konur :
     Sözcük                     kısaltılmış şekli
     Zarf                                  z.
     Test                                  t.       
B)  Çok heceli sözcükler, genellikle baştan iki ya da üç harf alınarak kısaltılır : örnek :
      Sözcük        kısaltılmış şekli
      Cadde           cad.
      Doçent          doç.
      Bölük            bl.
C) Özel adlar genellikle her sözcüğün ilk harfi alınarak kısaltılır. Kısaltmada harfler arasına nokta konmaz : Örnek :
              Özel Ad                       Kısaltılmış şekli
              Posta Telefon Telgraf             PTT
              Devlet Malzeme Ofisi             DMO
D)      Özel adların kısaltmalarına getirilen ekler, kesme işaretiyle ayrılır : Örnek :
          Doğru                  Yanlış
          TV'de                    TV'da
          DMO'ya                 DMO'ne
         ODTÜ'ye                ODTÜ'ne
 Bileşik Sözcüklerin Yazımı:A)  Kurallı (özel) bileşik eylemler daima bitişik yazılır : Örnek : Gidedur (mak), bakıver (mek), öleyaz (mak)
B)  Yardımcı eylemlerle kurulan bileşik eylemlerde :
   -  Birleştirme sırasında ad soylu sözcükte herhangi bir ses düşmesi veya ses türemesi olmuyorsa ayrı yazılır : Örnek : Terk et(mek), pişman ol(mak)
   -  Birleştirme sırasında ad soylu sözcükte bir ses düşmesi ya da ses türemesi meydana gelirse bitişik yazılır. Örnek : seyir- seyret(mek), kahır- kahrol(mak), his-hisset(mek)
C) İki ya da daha çok sözcükten oluşmuş yerleşim merkezi adları bitişik yazılır : Örnek : Bahçelievler, Sivrihisar, Çanakkale
D) Bir heceli sözcüklerin başına geldiği bileşik sözcükler bitişik yazılır : Örnek : İlkbahar, Akdeniz, Önsöz, İlknur
E) Sıfat ya da ad tamlaması biçiminde oluşmuş ve öylece kalıplaşmış olan bileşik sözcükler bitişik yazılır : Örnek : Sivrisinek, Atakule, Topkapı, Beşevler
 Deyimlerin Yazımı: Deyimler kaç sözcükten oluşursa oluşsun, deyimi oluşturan her sözcük ayrı yazılır. Örnek :  Son günlerde bu şarkıyı diline doladı.
Bütün gece gözüme uyku girmedi.
Çok titizdir, her şeyde ince eleyip sık dokur.
Vurdumduymaz, kabadayı, çıtkırıldım.
 Ünlüyle Biten Eylemlerin Yazımı: "a"  ya da "e" geniş ünlüsüyle biten eylem kök ya da gövdelerine gene bu geniş ünlülerle başlayan herhangi bir ek getirildiğinde bu geniş ünlülerde herhangi bir ses daralması olmaz. Örnek :
                  Yanlış                        Doğru
                  Gelmiyen                   gelmeyen                  Bilmiyerek                 bilmeyerek                  Anlamıyan                 anlamayan 

Kesme işaretinin Kullanımı:

A) Özel adlara gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır : Örnek : Hikmet'ten, Yardım Sevenler Derneği'ne
B) Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmada kullanılır. Örnek :  TRT'ye, TMO'nun, ODTÜ'den
C) Sayılardan sonra gelen ekleri ayırmada kullanılır : Örnek :  1963'ten, 3'ün katları, 5'inci kat
D) Özel adlara gelen ve adlara aile anlamı katan "-ler" çoğul eki, kesme işaretiyle ayrılmaz. Özel adlara gelen "ve benzerleri" anlamı katan "-ler" çoğul eki kesme işaretiyle ayrılır :  Akşam Ayşeler bize gelecek. (aile anlamında)
Bu topraklar daha nice Atatürk'ler yetiştirir. (ve benzeri anlamında)
E)  Özel adlara gelen yapım ekleri kesme işareti ile ayrılmaz. Örnek : Urfalı, Çince, Türklük
F)  Özel adlara gelen yapım eklerinden sonra eklenen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz.
      Adıyamanlılar, Fransızcadan, Atatürkçülerden
 Büyük Harflerin Kullanımı:

A) Her cümlenin ilk harfi büyük yazılır. Örnek : Ona her konuda yardımcı olduk. Ülkemizde yedi bölge vardır.
B) Şiirde her dizenin ilk harfi büyük olur : Örnek :
    Bu şehirden gidiyorum
    Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi
C) Yazı başlıklarının her sözcüğü büyük olur : Örnek : Sıfatların Genel Özellikleri
     Ziraatte Yeni Buluşlar
D) Belli bir tarihi gösteren ay ve gün adları büyük harfle başlar : Örnek : 17 Mayıs, 1997, Salı
E)  Bütün özel adlar büyük harfle başlar. Başlıca özel adlar şunlardır:
    Kişi ad ve soyadları. Örnek : Kemal Cantürk
    Hayvanlara verilen adlar. Örnek : Tekir, Karabaş
    Ulus, din, mezhep, tarikat adları. Örnek : Araplar, İslamiyet, Alevilik
    Ülke adları. Örnek : İspanya, Fransa
    İl,ilçe,kasaba ve köy adları. Örnek : Manisa, Ayvalık, Gölcük
    Bulvar, cadde ve sokak adları. Örnek : Atatürk Bulvarı, Çiğdem Mahallesi
    Kıta, bölge, okyanus, deniz, göl, ırmak, dağ, ova ve orman adları. Örnek : Avrupa, Van Gölü
    Özel bir ada bağlı olarak kullanılan yön adları.  Örnek : Doğu Karadeniz, İç Anadolu
    Kurum, kuruluş, dernek, makam ve işyeri adları.  Örnek : Türk Tarih Kurumu, İş Bankası
    Yapı, yapıt ve ören adları.  Örnek : Ankara Kalesi, İnce Minare
    Kitap, Dergi, Gazete, Yasa adları. Örnek : Nokta, Yeni Yüzyıl, Medeni Kanun
    Bütün dil adları.  Örnek : İngilizce, Farsça, Almanca
    Bir özel ada bağlı olarak kullanılan ünvan ve takma adlar. Örnek :İnce Memet, Uzun Hasan
    Tüm gezegen adları. Örnek : Merkür, Venüs, Mars
    Özel adlardan türeyen sözcükler.  Örnek : Türkçülük, Adıyamanlı, Kemalizm

    UYARI : Dünya, Güneş ve Ay sözcükleri, gezegen anlamıyla (coğrafi terim) kullanılırsa büyük harfle, mecaz anlamda kullanılırsa küçük harfle başlar.Dünya Güneş'in uydusudur, Ay da Dünya'nın
Başımda dünya kadar iş var.
Pencereden içeri güneş girdi.

Cümlenin Ögeleri


 

   Cümlenin öğeleri konusuna girmeden önce “cümle nedir?”, “nasıl oluşur?” gibi sorulara kısaca yanıt bulmamız gerekir. Çeşitli duygu, düşünce, istek ve dilekleri karşımızdakilere aktarmaya yarayan; anlam, yapı ve görev ilgisiyle bütünleşen sözcük öbeklerine “cümle” denir. Her cümle mutlaka bir “yargı” bildirir. Yargı bildirmek ise sözcüğün ya da söz öbeğinin kip, şahıs veya ek fiil ile çekimlenmiş olması demektir.Örneğin;“Bakıyorum.” bir cümledir. Çünkü “bakmak” sözcüğü şimdiki zaman kipi ve şahıs eki aldığı için artık yargı bildiren bir sözcüktür.“Çalışkanımdır.” da bir cümledir. Çünkü “çalışkan” ismi ek fiilin geniş zamanı ile çekimlenmiş olduğu için yargı bildiren bir sözcüktür. Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:
·         Melih gidecek.
·         Melih konsere gidecek.
·         Melih sevgilisiyle birlikte konsere gidecek.
·         Melih yarın sevgilisiyle birlikte konsere gidecek.
·         Melih yarın eğlenmek için sevgilisiyle birlikte konsere gidecek.
          Yukarıdaki tek bir sözcük de, birden fazla sözcük de yargı bildirdiği için cümle özelliği gösterir. Ancak cümlenin sadece bir iki sözcükten oluşan biçimi, durumu ayrıntılı biçimde anlatmaya yetmediğinden daha sonraki cümlelerde yardımcı öğelerin katkısıyla anlatılmak istenen yargı daha belirgin bir nitelik kazanmıştır. Şimdi bir cümleyi meydana getiren temel öğeler ve cümlenin anlatımını geliştiren yardımcı öğeleri inceleyelim:       Cümleyi oluşturan öğeler “temel öğeler” ve “yardımcı öğeler” olarak gruplandırılabilir.ÖNEMLİ UYARI: Aşağıdaki konu anlatımlarında cümlenin öğelerini daha rahat bir şekilde görebilmeniz için her bir öğeyi renklendirerek anlatmaya çalıştık. Buna göre;Yüklem                = Kırmızı Özne                      = EflatunNesne                    = YeşilDolaylı Tümleç  = MaviZarf Tümleci      = TuruncuEdat Tümleci     = MorCümle Dışı Unsur = Gri  renkte gösterilmiştir.A) TEMEL ÖĞELER:Cümlenin var olabilmesi için gerekli olan, yargıdan sorumlu öğelerdir.
·         Yüklem
·         Özne
YÜKLEM:
          Cümlede anlatılan iş, olay, duygu, düşünce ya da yargıyı içeren temel öğeye “yüklem” denir. Yüklem; cümledeki iş, oluş kılış, istek düşünce veya yargıyı zamana ve kişiye bağlı olarak bildirir.  Yani yukarıda anlatıldığı gibi içinde kip eki, şahıs eki veya ek fiili barındıran öğe yüklemdir. Bütün bir cümle yüklem üzerine kurulur. Yardımcı öğeler yüklemin anlamını tamamlar ve desteklerler.
·         Küçük çocuk, arabanın camına taş attı.  (yüklem = attı)
·         Bu memlekette yetenekli adam çokmuş. (yüklem = çokmuş)
 
       Yüklem, çekimli bir fiil ya da ek fiil ile çekimlenmiş isim soyundan bir kelime olabilir. Bütün sözcük türleri (isim, sıfat tamlaması, zamir, fiil, fiilimsi, birleşik fiiller vs), ikilemeler, tamlamalar ve deyimleryüklem oluşturabilirler. Bu nedenle yüklem, tek bir sözcükten, bir kelime gurubundan meydana gelebileceği gibi bir cümleden de oluşabilir diyebiliriz.
Örnekler:
·         Siz bu konuda bir şeyler yapabilirsiniz. (fiil = yüklem)
·         Hayatta en çok kıymet verdiği kişi annesiydi. (isim = yüklem)
·         Evden çıktığında barut fıçısı gibiydi. (edat = yüklem)
·         Yıldız nedense geçen akşam çok neşeliydi. (adlaşmış sıfat = yüklem)
·         Rüyamda görüp aşık olduğum kişi sendin. (zamir = yüklem)
·         O gün kıyafetleri de ayakkabısı da pırıl pırıldı. (ikileme = yüklem)
·         Sabahları en çok sevdiği şey sıcacık bir çaydı. (sıfat tamlaması = yüklem)
·         Yakalandığı hastalığı iyileştirebilen bitki  sadece dere otuymuş. (isim tamlaması = yüklem)
·         Babasının ona sürpriz yapacağı içine doğmuştu. (deyim = yüklem)
·         Hayallerimi süsleyen, unutulmaz, nadide bir çiçeksin. (cümle = yüklem)
        En son verilen örnekte neden “çiçeksin” kelimesini tek başına yüklem olarak kabul etmedik sizce? Çünkü cümle şeklinde meydana gelmiş bu yüklem aslında bir sıfat tamlaması grubudur. Çiçeğin niteliğini gösteren diğer kelimeleri yani tamlayanı (Hayallerimi süsleyen, unutulmaz, nadide bir), tamlanandanyani “çiçeksin” kelimesinden ayıramazsınız.  Bu durum diğer tüm öğeler (özne, nesne, tümleç) için de geçerlidir. Birbiriyle bir bütün içinde olan tamlamaları, deyimleri, ikilemeleri, birleşik fiilleri, kelime gruplarını vb. parçalayamazsınız. 
      Türkçenin söz dizimi kurallarına göre yüklem genellikle sonda bulunur. Ancak, günlük konuşmalarda, şiir dilinde ve atasözlerinde yüklemin yeri değişerek cümlenin ortasında ya da başında bulunabilir.
Örnekler:
·         Amasyalılar gözyaşlarıyla uğurladı çok sevdikleri Barış Akarsu’yu. (uğurladı = yüklem)
·         Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
·         Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
·         Martılar konuyor omuzlarıma,
·         Gözlerin İstanbul oluyor birden.
·         (Yavuz Bülent Bakiler)
·         Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. (Atasözü)
 
       Yüklem,  olumsuzluk ve soru bildirdiğinde, “mi, değil,” gibi sözcükler de yükleme dahil olurlar.
·         Yarın akşam evde değiliz.
·         Mehmet Usta bağlamanın tellerini takmış mı?

 
ÖZNE:
    Özne; yüklemin bildirmiş olduğu iş, oluş, hareket veya yargıdan sorumlu olan, cümlede yargının oluşmasını sağlayan kişi ya da varlıktır. Hareket bildiren cümlelerde işi yapan varlık özne iken; isim cümlelerinde yargıya konu olan varlık öznedir.
        Cümlede özneyi bulabilmek için yükleme “kim”, “ne” ya da “….. olan ne?” sorularından uygun olanı sorulur. Aldığımız cevap bize özneyi verecektir.  Özne, tıpkı yüklem gibi her türlü söz ve söz birlikleri şeklinde kullanılabilir:
 
Örnekler:
·         Avcı, çalıların arkasına saklandı.   (Kim saklandı? = Avcı = ÖY)
·         Yüksek sesle konuşmak yasaktır. (Yasak olan ne? = Yüksek sesle konuşmak= ÖY)
·         Yanımda oturan adam, otobüs Kırşehir’e varıncaya kadar konuştu. (Ö,  Y)
·         Çocukların yaptığı deneyler öğretmenini mutlu etmişti. (Ö,  Y)
·         Zamanla ortaya çıkan bu durum beklenen bir sonuçtu. (Ö,  Y)
·         Babamın yorgun bakışları, gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu. (Ö,  Y)
 
     Özne,  cümlenin her yerinde bulunabilmekle birlikte daha çok cümlenin başında yer alır.
·         En çok yolu gözlenen, en çok özlenendi biricik annem.  (Ö,  Y)
·         Ne hasta bekler sabahı
·         Ne taze ölüyü mezar.   (Ö,  Y)
 
     Cümlede yüklemin etken ve edilgen olma özelliğine göre özneler aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır:
a- Gerçek Özne: 
     Yüklemin anlattığı işi üstüne almış, yargının oluşmasını sağlamış, yüklemin bildirdiği işi bizzat yapan öznelerdir. Bu tip cümlelerin yüklemi etken çatılıdır. Gerçek özneler cümlenin içinde açık şekilde bulunup bulunmamasına göre ikiye ayrılır.
          a-1- Açık Özne:
        Yüklemin belirttiği işi yapanın cümlede açık bir şekilde bulunduğu öznelere “açık özne” denir.
Örnekler:
·         Ben ve annem, tatilimizi Alanya’da geçirmeyi düşünüyoruz. (Kim düşünüyor = Ben ve annem = açık özne)
·         Murat, dedesi vefat ettiği için Temmuz ayındaki düğününü erteledi. (Kim erteledi = Murat = açık özne)
·         O, yerdeki cam kırıklarını topladı. (kim topladı = o = açık özne)
 
          a-2- Gizli Özne: 
      Cümlede özne bazen yukarıdaki örneklerde olduğu gibi açık bir şekilde gösterilmeyebilir. Cümlede bulunmayan, varlığı cümlenin yüklemindeki kişi ekinden anlaşılan öznelere “gizli özne” denir.  Burada dikkat edilmesi gereken şey gizli öznenin cümlede var olan öğelerden biri olarak sayılmayacağıdır. Yani cümlede gizli özne var olsa bile o cümlenin bir öğesi olarak kabul edilemez.
Örnekler:
·         Arabayı yenilediğini her fırsatta söylüyorsun. (kim söylüyor = sen = gizli özne)
·         Benden desteğini esirgemediğiniz için sana sonsuz teşekkür ediyorum. (teşekkür eden kim = ben = gizli özne)
·         Yerdeki cam kırıklarını topladı. (kim topladı = = gizli özne)
 
b- Sözde Özne:
      Edilgen çatılı fillerin yüklem olduğu cümlelerde, bildirilen işin yapıcısı olmayan;  ancak yapılan işten etkilenen varlığa sözde özne denir. Aslında nesne olan bu varlık, işi yapanın belli olmadığı cümlelerde yer aldığı için özne görevini üstlenmektedir.
Örnekler:
·         Ahmet Çavuş, Çanakkale’de omzundan yaralanmıştı.
Çözümleyelim: Yaralama işini kim yaptı bu belli değil. Yani işin yapıcısı bilinmiyor. Ahmet Çavuş sadece yarama işinden etkilenen kişi olduğu için yani işi yapmadığı için sözde öznedir. (Kim yaralanmıştı = Ahmet Çavuş = sözde özne)
·         Yerdeki cam kırıkları toplandı.
Çözümleyelim: Toplama işini yapan kim belli mi? = Hayır. Yani işin yapıcısı bilinmiyor. “Yerdeki cam kırıkları” işi yapan belli olmadığı için sözde özne görevi üstlenmektedir.
 
c- Örtülü Özne:  
        Edilgen çatılı fillerin yüklem olduğu bazı cümlelerde, hem işi yapan hem de işten etkilenen varlık birlikte yer almasına rağmen, işi yapan varlık  “-ce” eki veya “tarafından”  gibi yardımcı bir sözcükle birlikte kullanıldığından açık özne özelliği göstermez.  Böyle bir durumda işi yapan varlık örtülü özne olarak kabul edilir.
Örnekler:           
·         Okulumuzu bakanlık müfettişleri denetledi.
Çözümleyelim:
Yüklem: Denetledi. (Etken çatılı)
Kim denetledi = bakanlık müfettişleri = gerçek özne
 
·         Okulumuz, bakanlık müfettişleri tarafından denetlendi.
Çözümleyelim:
Yüklem: Denetlendi  (Edilgen çatılı)
Denetlenen ne: Okulumuz = Sözde özne
Kim tarafından denetlendi = Bakanlık müfettişleri tarafından = Örtülü özne


 
B) YARDIMCI ÖĞELER
       Cümlenin kurulması için mutlaka gerekli olmayan ama yargıyı çeşitli yönleriyle tamamlayan, açıklayan ve geliştiren öğelerdir. Cümlenin yardımcı öğeleri şunlardır:
·         Nesne
·         Dolaylı Tümleç (Yer tamlayıcısı)
·         Zarf Tümleci
·         Edat Tümleci
 
NESNE 
           Öznenin yapmış olduğu işten etkilenen öğedir. İşten etkilenme durumu, en basit şekliyle şöyle ifade edilebilir arkadaşlar: “Ali çimenleri ezdi.” cümlesinde Ali öznesinin yaptığı ezme işinden etkilen unsur “çimenler”dir. Bu durumda “çimenler” kelimesi cümlenin nesnesi görevindedir denilmektedir. Sizlere tavsiyem yukarıda belirtilen “işten etkilenme” durumuna çok fazla takılmadan, aşağıda anlatılacağı şekilde, yükleme nesneyi buldurmaya yarayan soruları yönelterek cümledeki nesneyi tespit etmenizdir.
Nesne Çeşitleri
         Nesneler belirtme hal eklerini (-ı,-i,-u, -ü, -(n)ı, -(n)i, -(n)u, -(n)ü) alıp almama durumuna göre ikiye ayrılırlar.
        Belirme hali eki (-ı,-i,-u, -ü, -(n)ı, -(n)i, -(n)u, -(n)ü) almış olan nesneler “belirtili nesne” olarak tanımlanmaktadır. Belirtili nesneyi bulabilmek için yükleme “neyi, kimi, nereyi” soruları sorulur. Şayet cümlede varsa cevap bizi belirtili nesneye götürecektir.
Örnekler
·         Ayşe yüzmeyi çok seviyordu. (neyi seviyordu= yüzmeyi), (ÖBli. NY)
·         Bu sıkıntıları zamanında biz de yaşadık. (neyi yaşadık?),  (Bli. NÖY)
·         Eksi konuları tekrar etmemizi istedi. (neyi istedi),  (Bli. NY)
·         Bitkilerin çoğu doğrudan gelen güneş ışığını sevmez. (neyi sevmez?), (ÖBli. NY)
·         Filmeski bir destan kahramanının başından geçenleri anlatıyor. (neyi anlatıyor?), (ÖBli. NY)
·         Artık, hormonsuz yetiştirilen bir meyveyi kolay kolay bulamıyoruz. (neyi bulamıyoruz), (Bli. NY)
·         Okulun duvarını bir hayırsever vatandaş yaptıracak. (neyi yaptıracak?), (Bli. NÖY)
·         Mahmut gitar kursuna kardeşini de götürecekti. (kimi götürecekti?), (ÖBli. NY)
 
        Belirme hali eki (-ı,-i,-u, -ü, -(n)ı, -(n)i, -(n)u, -(n)ü) almamış olan nesneler ise cümlede belirtisiz nesne olarak tanımlanmaktadır. Belirtisiz nesneyi bulabilmek için yükleme “ne, kim” sorularından uygun olanı sorulur.
     Önemli Uyarı: “Ne ve kim” soruları hem belirtisiz nesneyi hem de özneyi buldurmaya yönelik olduğu için özne ile belirtisiz nesne karıştırılabilmektedir. Bu iki öğeyi karıştırmamanız için yüklemi bulduktan sonra sırasıyla önce özne daha sonra nesne bulunmalıdır.
Örnekler:
·         Hasta ninem için bahçeden şifalı bitkiler topladım.
              Yüklem: topladım
             Kim topladı? : Ben: Gizli özne
             Ne topladım? = şifalı bitkiler: Belirtisiz nesne
·         Doğum günü hediyesi olarak kardeşime enstrüman aldım. (ne aldım?= enstrüman), (Bsiz. NY)
·         Her gün görülen soygun olaylarını engellemek için siteye bekçi tuttular. (ne tuttular?), (Bsiz. NY)
·         Bu tarlalardan çıkan ürün karın doyurmaz. (ne doyurmaz = karın), (Ö, Bsiz. NY)
·         Bu yöreden bakır ve kurşun çıkarıyoruz. (ne çıkarıyoruz = bakır ve kurşun), (Bsiz. NY)
·         Öğretmen olarak bu köye geldiğim günden beri tek bir kitap okuyamamıştım. (Bsiz. NY)

 
 DOLAYLI TÜMLEÇ (YER TAMLAYICISI)
         Yükleme, yaklaşma (-a, -e), bulunma (-da, -de, -ta, -te) ve ayrılma (-dan, -den, tan, -ten) ekleriyle bağlanarak, cümlede yüklemin göstermiş olduğu iş, hareket ve oluşun anlamını yönelme, bulunma ve çıkma bakımından tamamlayan bir kelime veya kelime gurubu “dolaylı tümleç” olarak tanımlanmaktadır. Cümlede dolaylı tümleci bulabilmek için yükleme “kime, kimde, kimden; neye, neyde, neyden; nereye, nerede, nereden” sorularından uygun olanı sorulmalıdır.
1- “Yönelme” bildiren dolaylı tümleç örnekleri: (kime, neye, nereye)
·         Toplantıda olanları eşine bir bir anlatmıştı. (kime anlatmıştı), (Bli. NDT, Y)
·         Bu sabah bahçedeki çiçeklere su verdim. (neye su verdim), (DTBsiz. NY)
·         Bütün eşyalarını bu eski kamyona yüklediler. (neye yüklediler), (Bli. NDT, Y)
·         Meydana yeni satıcılar gelmiş. (nereye gelmiş), (DTÖY)
 
 2- “Bulunma” bildiren dolaylı tümleç örnekleri: (kime, neye, nereye)
·         Ağır iş makineleriyle bozuk arazide çalışıyorlar. (nerede çalışıyorlar), (DT, Y)
·         Seni birazdan köşe başında bekleyeceğim. (nerede bekleyeceğim), (Bli. NDT, Y)
·         Yüklemi isim olan cümlelerde çatı özelliği aramamalısın. (neyde aramamalısın), (DT, Bsiz. NY)
·         Aldığım enstrüman Ankara’da yalnızca sende var. (kimde var), (ÖDTDT, Y)
 
3- Ayrılma (Çıkma) bildiren dolaylı tümleç örnekleri: (kimden, neyden, nereden)
·         Bana bunları duvarın üstünden uzattı. (nereden uzattı), (DT, Bli. N, DT, Y)
·         Kötü sözden hiçbir şey elde edemezsiniz(neyden elde edemezsiniz), (DTBsiz. NY)
·         Babamdan biraz para aldım. (kimden aldım), (DT, Bsiz. N,Y)
·         Düşmanım benden daha akıllı olmamalı. (kimden akıllı olmamalı), (ÖDT, Y)
 
ÖNEMLİ UYARI:
          “-de, -den” takıları almış sözcükler cümlelerde her zaman dolaylı tümleç görevi üstlenmez. Bu ekleri almış sözcükler yer bildiriyorsa dolaylı tümleç, zaman veya durum bildiriyorsa birazdan anlatacağımız üzere “zarf tümleci” olurlar. Bu eki alan kelime ya da kelime grubu “niçin” ya da “ne zaman” sorularının cevabı ise bu zarf tümleci olarak kabul edilmektedir.
·         Sevinçten gözyaşlarını tutamadı. (niçin tutamadı = sevinçten: Zarf tümleci), (ZT, Bli. N, Y)
·         Kaza haberi bize sonradan ulaştı. (ne zaman ulaştı = sonradan: Zarf tümleci),  (ÖDT, ZT, Y)

 
ZARF TÜMLECİ
      Yüklemdeki iş, hareket ve oluşu; zaman, durum, miktar, sebep ve yer-yön bildirerek tamamlayan kelime veya kelime gruplarına zarf tümleci denir. Bir cümledeki zarf tümlecini bulabilmek için yükleme “ne zaman, nasıl, ne kadar, neden, niye, nereye” sorularından biri sorulur. Bir cümlede aynı ya da aynı türden birden fazla zarf tümleci bulunabilir.
Örnekler
Zaman bildiren zarf tümleci örnekleri:
·         Ahmet Bey’i çarşıdan çıkarken görmüştüm. (ne zaman görmüştüm), (Bli. N, ZT, Y)
·         Her yıl birçok meteor taşı dünyamızın atmosferini geçerek yeryüzüne düşmektedir. (ne zaman düşmektedir), (ZT, Ö, ZT, DT, Y)
 
Durum bildiren zarf tümleci örnekleri:
·         Görevliler hepimizin evraklarını tek tek inceledi. (nasıl inceledi), (Ö, Bli. N, ZT, Y)
·         Tahtadan sandalyeleri hızla salona taşıdı. (nasıl taşıdı), (Bli. N, ZT, DT, Y)
 
Miktar bildiren zarf tümleci örnekleri:
·         Kursta öğrendiklerini evde iki saat tekrar etti. (ne kadar tekrar etti), (Bli. N, DT, ZT, Y)
·         Akşama kadar pencerenin kenarında eve gelmeni bekledim. (ne kadar bekledim), (ZT, DT, Bli N.Y)
 
Sebep bildiren zarf tümleci örnekleri:
·         Öfkesinden etrafındaki insanlara ağır sözler söylüyordu. (niçin söylüyordu), (ZT, DT, Bsiz N. Y)
·         Misafirleri geldiğinden bugün yaptığı tüm planlarını iptal etti. (neden iptal etti), (ZT, Bli N. Y)
 
Yer-yön bildiren zarf tümleci örnekleri:
·         Arkasından fırlatılan taştan kurtulmak için ileri atıldı. (nereye atıldı), (ZT, ZT, Y)
·         Tüm kuvvetini toplayarak elindeki çuvalı yukarı taşıdı. (nereye taşıdı), (ZT, Bli N. ZT, Y)
 
Uyarı:Yön bildiren kelimeler çekim eki alarak kullanılırsa zarf tümleci değil, dolaylı tümleç ya da belirtili nesne olurlar.
·         Onu aşağı indirdi. (Zarf tümleci)
·         Onu aşağıya indirdi. (Dolaylı tümleç)
·         Ona aşağıyı temizletti. (Belirtili Nesne)

 
EDAT TÜMLECİ
       Yüklemin anlamını birliktelik, araç, özgülük, amaç gibi yönlerden tamamlayan ve “ile, için” edatlarıyla birlikte kullanılan öğelerdir. Edat tümlecini bulmak için yükleme “ne ile, kimin ile, kimin için, ne için” soruları yöneltilebilir.
Örnekler
·         Hacca bu yıl uçak ile gidilecekmiş. (araç), (ne ile gidecekmiş), (DTZTETY)
·         Onca parayı çantayla taşıyordu. (araç), (ne ile taşıyordu), (Bli. NETY)
·         Alışverişe Elif’le gideceğiz. (birliktelik), (kimin ile gideceğiz), (DTETY)
·         Bu pastayı senin için yaptım. (özgülük), (kimin için yaptım), (Bli. NETY)
·         Para kazanmak için Almanya’ya gitmiş. (amaç), (ne için gitmiş), (ETDTY)
 
NOT: “İçin” edatı cümleye neden-sonuç anlamı katarsa birlikte kullanıldığı öğe edat tümleci değil “zarf tümleci” olur. (Edat tümleci ile zarf tümlecinin farkı)
Örnek: Karanlıktan korktuğu için yan odaya gidemedi. (Sebep – Sonuç)
Sebep: Korktuğu için
Sonuç: yan odaya gidemedi.
 
UYARI: Bazen soru şıklarında edat tümleci seçeneği olmadığı halde verilen cümlede edat tümlecinin var olduğunu görebilirsiniz. Bu durumda cümledeki edat tümleci olduğunu düşündüğünüz öğeyi zarf tümleci olarak kabul edebilirsiniz. Çünkü edat tümleçlerini tümüyle zarf tümleci içinde sayan dil bilimciler vardır.

 
ARA SÖZ – ARA CÜMLE
       Cümlenin tamamının ya da cümledeki bir öğenin anlamını kuvvetlendirmek, pekiştirmek ya da açıklamak amacıyla kullanılan ve cümlenin herhangi bir öğesi olarak kabul edilmeyen söz veya sözcük grubuna ara söz, cümle şeklinde olanlara ise ara cümle denilmektedir. Ara söz ve ara cümleler cümleden çıkarıldığında, cümlede anlatılmaya çalışılan unsurlarda eksilme meydana gelmez, cümlenin anlamı bozulmaz. Ara söz ve ara cümleler cümle içinde; iki virgül arasında, iki kısa çizgi arasında ya da parantez içinde kullanılır.
Örnekler:
·         Şuradaki çantayı, kırmızı olanı, uzatır mısınız? (Bli. N, AS, Y)
·         Duygu, geçen yıl bizim öğrencimizdi, dün bizi ziyaret etti. (Ö, AC, ZTBli. NY)
·         Mustafa’yı – sonradan kursa katılanı – çok takdir ediyorum. (Bli. N, AS,  ZTY)
·         Konuşmayı (en iyi yaptığını düşündüğü şeyi) bu kitaptan öğrenmişti. (Bli. N, AS, DTY)
 
NOT: Bir ara söz cümle içinde herhangi bir öğenin açıklayıcısı olabilir.
Örnekler:
·         Oğuzhan, can dostum, dün ameliyat oldu.
·         (Ö, AS, ZTY), (Ara söz öznenin açıklayıcısı)
·         İstanbul’dan, gecesi sümbül kokan şehirden, üzülerek dönüyorum.
·         (DT, AS, ZTY), (Ara söz dolaylı tümlecin açıklayıcısı)
·         Önümüzdeki hafta Çamlıdere’ye, Kızılcahaman’ın ilçesine, gideceğiz.
·         (ZT, AS, DTY), (Ara söz dolaylı tümlecin açıklayıcısı)
·         Bin bir zorlukla aldığım gitarımı, ilk enstrümanımı, kardeşime hediye ettim.
·         (Bli. N, AS, DTY), (Ara söz belirtili nesnenin açıklayıcısı)
·         İki gün sonra – Perşembe günü– takip ettiğim derginin yeni sayısı çıkacak.
·         (ZTÖY), (Ara söz zarf tümlecinin açıklayıcısı)